fbpx
Giriş
x
veya
x
x
Kayıt
x

veya

social facebook social twitter instagram

Sağlık Bilgileri & Makaleler

Uzmanlardan Diş Tedavileri, Estetik & Güzellik, Göz Tedavileri, Saç Tedavileri ve diğer birçok sağlık alanlarında faydalı bilgiler.

Pitozis ( Göz Kapağı Düşüklüğü)

pitozis
Göz Kapağı Düşüklüğü (Pitozis) Göz kapağı rahatsızlıklarının en sık rastlanılan şekli “pitozis” olarak adlandırılan üst kapağın  düşüklüğüdür. Pitozis göz kapağının pupilla dediğimizin gözün siyah görünen kısmını 1 mm’den fazla örtmesine Pitozis yani göz kapağı düşüklüğü denilmektedir. Pitozisi olan bazı hastalar göz kapaklarını açık tutmakta zorluk yaşayabilir, normal görüşleri etkilenebilir hatta engellenebilir. Üst kapak cildi vücudun en ince cildidir, her bir göz kırpma sırasında kapağın hareketine izin verir. Göz kapakları gözün dış etkenlerden korunmasını sağladığı gibi, anatomik yapıları ve fizyolojik fonksiyonları ile oküler yüzeyin devamlılığını da sağlar. Sağlıklı bir göz ve normal bir görme için tam kapanan, düzgün, sağlıklı göz kapakları şarttır. Blefaroptozis konjenital veya kazanılmış olabilir. Ya da nedenlerine göre miyojenik, nörojenik, aponörotik, mekanik veya travmatik olarak sınıflandırılabilir. En sık konjenital ptozis nedeni, az gelişmiş levator kası iken, kazanılmış ptozisler için en sık görülen neden levator kasında gevşeme hatta yerinden ayrılmaya bağlı olarak ortaya çıkan pitozistir. Göz Kapağı Düşüklüğü (Pitozis) Nedenleri...
Devamını okuyun
  5125 Tıklanma
  0 yorum
5125 Tıklanma
0 yorum

Vaser Liposuction

vaser liposuction
Halk arasında çoğunlukla yağ aldırma olarak bilinen liposuction işlemi geçmiş yıllardan günümüze en çok uygulanan estetik operasyonlardan birisidir. Kilo kontrolünü sağlamak günümüz yaşamında da oldukça zor bir süreçtir. Modern tıbbın gelişmesi; teknolojinin güvenilir cerrahi yöntemleri açığa çıkarmasının bir sonucu olarak yetişkin insanların bölgesel olarak yağlanmış bölgeleri liposuction işlemi ile düzeltilebilmektedir. Denildiği gibi bölgesel olarak yağlanan bölgelerde uygulanan liposuction işlemi bir kilo verme yöntemi değil, vücut şekillendirme işlemidir. Klasik liposuction işleminde kullanılan 2-6 mm kalınlığındaki kanüller ile bu yağ dokuları dışarı alınmaktadır. Ancak teknolojinin gelişmesi ile birlikte liposuction işleminde de kullanılan birçok farklı yöntem ortaya çıkmıştır. Kullanılan bu yöntemlerde amaç işlemin kalitesini arttırmak ve daha iyi sonuçlar elde etmektir. Bu yöntemlerden biri de vaser liposuctiondır. Vaser liposuction işleminde ultrasonik dalgalar yardımıyla yağ hücre zarı patlatılıp aralarındaki bağ dokuları parçalanmaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan yağ dokusu aspiratör yardımı ile dışarı alınmaktadır. Vaser Liposuction İşlemi Nasıl Yapılmaktadır? Uygulamaya ameliyat öncesi yapılan muayeneler, hastanın vücudunun şekillendirileceği ve...
Devamını okuyun
  4179 Tıklanma
  0 yorum
4179 Tıklanma
0 yorum

FUE Saç Ekimi - Türkiye

Türkiye'de FUE (Foliküler Ünite Ekstraksiyonu) saç ekimi, Türkiye'de mevcut olan en iyi saç ekimi tedavisidir. FUE, saç ekimi ameliyatın da yara izi bırakmayan bir tedavi isteyen hastalara yardım etmek için çok tercih edilen bir yöntemdir. Saç ekimi merkezleri, tüm büyük şehirlerde bu yeni cerrahi tedaviyi sunar. FUE, foliküler ünite nakli olarak bilinen saç ekimi cerrahisinin kısaltmasıdır. Kliniğimizde saç kökleri, Micro Motor tarafından donörden (kafa derisinin arkasındaki) alandan tek tek toplanır. Bu, aynı zamanda, yara izi bırakmayan bir saç ameliyatı geçirmede hastalara yardımcı olur. Bu saç ekimi ameliyatı dünyanın önde gelen tüm saç ekimi kliniklerinde yapılmaktadır. Türkiye'de hastalar bu tedaviyi Ankara, İzmir ve Bursa gibi büyük şehirlerde de bulabilirler. Bu, ülkedeki kılsız ve kel hastalar için bir nimettir. Bu tedavi yöntemi çok önceleri ülkemizde tanıtıldı. Bundan önce, hastaların çoğu foliküler ünite nakli veya strip cerrahi yöntemine başvuruyordu. Bu tedavi ameliyat sırasında çok kanama ve ağrı içerir. Ayrıca ameliyat sonrası hastalara doğrusal skar...
Devamını okuyun
  6072 Tıklanma
  0 yorum
6072 Tıklanma
0 yorum

Liposuction(Yağ Aldırma) Ameliyatı Hakkında Merak Edilenler

liposakşın
Liposuction bir zayıflama yöntemi midir? Liposuction bir zayıflama yöntemi değil vücut şekillendirme tekniğidir. Liposuctionla (liposakşınla) bölgesel yağlar alınır bu yüzden en iyi bölgesel incelme yöntemidir. Liposuction için uygun adaylar kimlerdir? Diyet ve sporla gitmeyen bölgesel yağlanmaları olan, aşırı cilt sarkıklığı olmayan ve sağlığı elverişli her birey liposuction tedavisi için uygun adaydır. Lipsuction (Liposakşın) ile kaç kilo yağ alınır? Liposuction (liposakşın) ile alınacak yağ miktarı hastanın kilosu, cilt dokusu, işlem yapılacak bölgeler ve daha birçok faktöre göre değişiklik gösterir. Liposuction ile alınması gereken maksimum yağ miktarı 5-6 kilodur. Liposuction (Liposakşın) sonrası ne kadar süre korse kullanılmalıdır? İlk 3 hafta gece-gündüz doktorun tavsiye ettiği korse kullanılmalıdır. İstenilen vücut şeklinin tam olarak elde edilmesi ne kadar sürer? Liposuction (liposakşın) öncesi ve sonrası arasındaki fark ameliyattan sonra anlaşılmaya başlanır fakat istenilen vücut şekline kavuşmak 6-12 ay sürebilir. Liposuction (Liposakşın) etkisi kalıcı mıdır? Kilosu hemen hemen sabitlenmiş ve liposuction tedavisini sadece vücut şekillendirme için talep eden kişilerde liposuction etkisi belirgin ölçüde...
Devamını okuyun
  8609 Tıklanma
  0 yorum
8609 Tıklanma
0 yorum

Düzeltme Burun Estetiği (Seconder Rinoplasti) Ameliyatı

seconder rhihoplasty
Rinoplasti dünyada en çok yapılan estetik ameliyatların başında gelir. Genellikle rinoplasti ameliyatı olanların yaklaşık %20’si küçük yada büyük ikinci bir ameliyata ihtiyaç duyarlar. İlk burun estetiği ameliyatından sonra oluşan komplikasyonları düzeltmek için yapılan ikinci, üçüncü ya da daha fazla ameliyatlara sekonder rinoplasti denir. Sekonder rinoplasti halk arasında revizyon burun estetiği, düzeltme burun estetiği, ikinci burun ameliyatı olarak da bilinir. İlk Burun Ameliyatında Başarısızlığın Başlıca Nedenleri Ameliyatın iyi planlanamamasıAmeliyat öncesi hastanın beklenti ve isteklerinin doğru değerlendirilememesiKişinin yara iyileşmesinde sorunlar olmasıGereğinden fazla kemik dokusu çıkarılmasıGereğinden fazla kıkırdak çıkarılmasıİlk ameliyatta yerleştirilen kıkırdakların kaymasıKıkırdaklarda beklenenden fazla emilmeDestek dikişlerinin yanlış yerlere konulmasıKonulan destek dikişlerinin açılmasıKemik ve kıkırdak dokusu tam iyileşmeden küçük bile olsa travmalara maruz kalınmasıİlk ameliyattan sonra geçirilen enfeksiyonlar Sekonder rinoplasti, primer rinoplastiden (ilk burun estetiği) çok daha karmaşık bir ameliyattır. Çünkü; Sekonder rinoplasti için bizlere başvuran hastalar genellikle ilk ameliyatını başka bir merkezde olmuşlardır bu yüzden ilk ameliyat hakkında bilgi sahibi olamayız. Sadece muayene...
Devamını okuyun
  11367 Tıklanma
  0 yorum
11367 Tıklanma
0 yorum

Burun Estetiği Hakkında Merak Edilenler

burun estetiği
  Rinoplasti için yaş sınırı var mıdır? Ciddi burun tıkanıklığına yol açan ve nefes alımını zorlaştıran durumlarda burun estetiği hemen uygulanmalıdır. Fakat burun herhangi bir sağlık problemi yaratmıyorsa, ameliyat sadece estetik amaçlı yapılıyorsa kişinin gelişimini tamamlanması beklenmelidir. Burun şeklini hasta seçebilir mi? Burun şekli hastanın beklentileri ve istekleri göz önünde bulundurularak doktorun tavsiyeleriyle kararlaştırılır. Burun şekline karar verilmesinde en önemli etkenlerin başında; cinsiyet, yüz şekli ve cilt tipi gelir. Rinoplasti ile doğal görünümlü bir burun yapılması mümkün müdür? Hasta çok yapay gözükmeyen doğal bir durun istiyorsa bu talebini doktoruna söylemelidir. Ameliyat öncesi kullanılan bilgisayar programlarıyla burnun şekli önceden hastalara gösterilmektedir. Böylece hasta yapılacak burnun nasıl olacağını önceden görme şansına sahiptir ve değiştirmek istediği noktaları doktoruyla paylaşıp doğal bir buruna sahip olabilir. Burun estetiği sonrası morluk ve şişlikler ne zaman geçer? Ameliyat sonrası 1 hafta kadar ödem ve morluklar olacaktır fakat bunlar azalarak yok olacaktır. Rinoplasti ameliyatı ne kadar sürer? Ameliyat yapılacak...
Devamını okuyun
  13622 Tıklanma
  0 yorum
13622 Tıklanma
0 yorum

Dudak Damak Yarığı

damak dudak yarigi
Dudak Damak Yarığı Nedir? Dudak Damak Yarığı ; Bebeğin anne karnında gelişimini sürdürürken 4-7 haftalar arasında üst dudakların birleşememesi sonucu dudak yarığı oluşur. Bu bozukluk 8-12. haftalarda devam ederse damakta da yarık meydana gelir. Her iki yarık birlikte veya ayrı ayrı olabilir. Ortalama olarak her 1000 bebekten birinde görülen bir doğumsal anomalidir. Dudak Damak Yarıklarının Sebepleri Nelerdir? Bu doğumsal anomalinin tek bir sebebi yoktur; genetik faktörler,viral enfeksiyonlar,akraba evliliği,vitamin eksiklikleri,gebelikte annenin sigara veya alkol kullanımı gibi pek çok nedenden ötürü de bu anormallik oluşabilir. İlk çocukları dudak damak yarığı ile doğan sağlıklı anne babanın ikinci çocuklarında bu anomalinin görülme şansı artar. Dudak Damak Yarıklı Doğan Bebekler Ek başka bir bozukluk yoksa dudak damak yarığı ile doğan bebek iyi bakım – takip ve ameliyatlar sonrasında normal bir birey olarak hayatını sürdürebilir. Bununla birlikte bu bebeklerde başlangıçta beslenme sorunları, ilerleyen ay ve yıllarda orta kulak iltihabı ve işitme güçlükleri, konuşma bozuklukları, estetik sorunlardan kaynaklanan psikolojik sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Dudak damak yarıklı bebekler normal bebekler kadar...
Devamını okuyun
  17484 Tıklanma
  0 yorum
17484 Tıklanma
0 yorum

TİP2 DİYABETİN CERRAHİ TEDAVİSİ

Tip 1 diyabet vücudumuzdaki pankreasın hasar görmesi ve  insülin üretemez hale gelmesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Tip 1 diyabette insülin tedavisi mutlaka en başından itibaren gereklidir ve bu hastalar insülin kullanmadıkları takdirde yaşamlarını idame edemezler. Tip 2 diyabet ise toplumda daha çok görülmekte ve hastaların yaklaşık %90’ının oluşturmaktadır. Tip 2 diyabet daha çok genetik faktörlerin hazırladığı insülin direncinin hastaların çok büyük bir kısmında yer aldığı ama bunun yanı sıra insülin salgılama bozukluğunun da olduğu bir diyabet tipidir. Tip 2 diyabetik hastalarda yaşam tarzı değişiklikleri, beslenmenin düzenlenmesi, egzersiz yapılması ve bununla birlikte oral antidiyabetiklerin öncelikle kullanılması söz konusudur. Ancak ilerleyen dönemlerde Tip 2 diyabetik hastaların da insülin salgılama kapasitelerinin azalması sonucunda insülin salgılama yetersizliği olan konuma ilerleyebilmektedirler. Kilo fazlalığı, diyabet, kolesterol ve tansiyon yüksekliği ile seyreden tabloya Metabolik Sendrom ismi verilmektedir. Metabolik Sendromun ameliyat yöntemleri kullanılarak tedavi edilmesine Metabolik Cerrahi adı verilmektedir. Cerrahi tedavi ile tip 2 diyabet hastalarında  , vücutta...
Devamını okuyun
  11223 Tıklanma
  0 yorum
11223 Tıklanma
0 yorum

Infertilite (Kısırlık Nedir)?

 En az 1 yıl herhangi bir korunma yöntemi uygulanmaksızın, haftada 2-3 kere girilen cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilmemesi infertilite yani kısırlık olarak adlandırılmaktadır. Her adet başına gebe kalma oranı genel popülasyon için % 15-20 civarındadır. Gebelik arzusunda olan her yüz çiftten %85’i birinci yıl sonunda bu arzusuna ulaşmaktadır. Eğer gebe kalınmamışsa bu durumun % 40’ında erkekte problem varken,%50’ınde ise kadına ait problemler vardır. Bazı çiftlerde ise hem kadın, hem de erkekte bir sebep bulunamamasına rağmen infertilite söz konusudur. Bu çiftler açıklanamayan infertilite olarak adlandırılırlar. 35 yaşın altında ve 12 aydan daha uzun süre korunmasız ilişkiye rağmen, 37 yaşın üzerinde ve 6 ay korunmasız ilişkiye rağmen, 40 yaşın üzerinde ve 3 ay korunmasız ilişkiye rağmen, Gebelik oluşmamışsa yardımcı üreme tekniklerine başvurulmalıdır. Gebelik oluşabilmesi için; Erkekte yeterli sperm üretilebilmesi ve bu spermlerin normal cinsel ilişki ile vajina içine bırakılabilmesi, Kadında yumurtlama ile atılan yumurtanın tüpe ulaşması, Tüplere ulaşan spermin yumurtayı dölleyebilmesi, Döllenen...
Devamını okuyun
  7881 Tıklanma
  0 yorum
7881 Tıklanma
0 yorum

KLASİK TÜP BEBEK (IVF-In Vitro Fretilizasyon)

Tüp bebek tedavisinin ilk uygulanan halidir. Günümüzde de dünya üzerinde yaygın olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bu yöntemde, kadının adet döngüsü göz önüne alınarak, adet başlangıcı itibari ile çeşitli ilaç ve tedavi protokolleri uygulanır , kontrollü bir şekilde follikül adını verdiğimiz yumurta keselerinin gelişimi sağlanmaya çalışır. Belli aralıklarla yapılan ultrason muayeneleri ile folliküllerin istenilen şekilde gelişip gelişmediği takip edilir. İstenilen boyutlara gelen folliküller, hekim gerekli gördüğü takdirde hormon testlerinin seviyelerine bakılarak gelişmeleri değerlendirilir. Uygulanan tedavi protokolüne göre, genellikle adet döngüsünün 10-13. Günleri arası foliküller 17-18 mm boyuta ulaşır. Bu dönemde yumurta toplama işlemi için gün ve saat belirlenir, yumurta çatlatma iğnesi olarak tarif edilen enjeksiyonun zamanı, cinsi ve dozu ayarlanır. Yumurta toplama işlemi ağrılı bir işlemdir. Bu nedenle lokal ya da genel anestezi ile yapılması tavsiye edilir. Her iki anestezinin de birbirine üstünlüğü yoktur. Hastanın isteğine ya da anksiyete dozuna göre anestezi cinsi belirlenebilir. Tek tek folikül denen yumurta keselerinin içindeki sıvı...
Devamını okuyun
  8725 Tıklanma
  0 yorum
8725 Tıklanma
0 yorum

AZOSPERMI

Spermiogram yapıldığında menide hiç bulunmaması durumudur. Azospermik erkekler, iki ana başlık altında değerlendirilir. Sperm yapımının olduğu fakat yukarıdaki sebeplerin bazıları nedeniyle sperm taşıyan kanallarda tıkanıklık ya da doğuştan bu kanalların olmadığı durum, tıkanıklık (obstrüktif) azspermi olarak adlandırılır. Bu erkeklerin hormonları ve genetik yapıları incelendiğinde normal bulunurlar( kistik fibrozis geni mutasyonu olan erkekler hariç). TESE, TESA gibi cerrahi yolla sperm rahatlıkla elde edilerek, mikroenjeksiyon tüp bebek yöntemi ile gebelik elde edilebilir. Tıkanıklığa bağlı olmayan (Non-obstrüktif ) azospermide, testislerde sperm yapımı yoktur veya testiste lokal alanlarda çok az sperm yapı vardır. Bu hastalara mikro-tese yöntemi uygulanarak sperm yapım alanları aranır ve bulunabilirse mikroenjeksiyon tüp bebek için kullanılır. Böylece normal yollardan baba olma şansı olamayan erkeklerin de bu mutluluğu yaşaması sağlanabilir.  
  8225 Tıklanma
  0 yorum
8225 Tıklanma
0 yorum

ERKEK İNFERTİLİTESİNDE İLK DEĞERLENDİRME SPERMİOGRAMLA BAŞLAR

Çocuk sahibi olmak, her isteyen çiftin en doğal hakkıdır. Günümüz koşulları çiftlerin bebek sahibi olmasını bazen biraz ertelemesine neden olabilir. Artık bir düzen kurulup da sıra çocuk sahibi olmaya geldiğinde, bir uzman görüşüne başvurulur. İşte o zaman hiç hesapta olamayan durumlar, çiftin kendi durumlarını tam anlayamamalarına neden oluyor. Bundan 10-15 yıl önce kısırlığın sadece kadına has bir durum olduğu kabul edilirken, infertilite konusunda bilginin artmasıyla erkeğin önemini gözler önüne sermiştir. Çocuğu olmadığı için ya da istenen cinsiyette çocuğa sahip olunamadığı için sorumlu tutulan kadın, artık biraz olsun sorumluluğu kocasıyla paylaştığının farkında. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki çocuğu olmayan çiftlerin %30 u kadına bağlı nedenlerle, %30 u sadece erkeğe bağlı nedenlerle, %20 si hem kadında hem de erkekte olan nedenlerle, %20 si de hiçbir neden bulunmaksızın infertilite, kadın hastalıkları ve üroloji doktorlarının kapısını çalıyor. Yavaş yavaş değişmekle birlikte hala, çocuk isteyen çiftlerde önce kadın doktora gidiyor, testler yaptırıyor. Kadındaki testler normal çıktıktan sonra...
Devamını okuyun
  7250 Tıklanma
  0 yorum
7250 Tıklanma
0 yorum

ERKEKLERE YÖNELİK ESTETİK CERRAHİ GİRİŞİMLER

ARTIK GÜZELLEŞME SIRASI ERKEKLERDE HAYDİ BEYLER ARTIK SIRA SİZDE ! Milenyum modası, anti-aging ve metroseksüalite kavramlarının sıkça söz edilir olduğu günümüzde, genç ve güzel bir yüz, diri bir vücut, sadece kadınların değil erkeklerin de elde etmek istediği özellikler arasında yer almaktadır. İdeal yüz ve bedene kavuşma yolunda kişisel çabanın yetersiz kalıp Estetik cerrahinin imdada yetiştiği çağımızda, artık sadece kadınlar değil erkekler de estetik müdahalelere aday gösterilmekte. Estetik cerrahinin erkek nüfusu içinde hızla artan popülaritesine örnek olarak dünyada son iki yılda liposuction (yağ emme) uygulanan erkek hasta sayısının %82 oranında arttığı gösterilmektedir. Estetik cerrahinin erkekler arasında bu denli revaçta olmasının bir sebebi de günümüz toplumunda mesleki başarının genç ve dinamik bir görünümle adeta özdeşleşmesidir. 40’lı-50’li yaşlarda alttan gelen genç ekip tarafından rekabete zorlanan bir grup erkek için, kariyerlerine destek verebileceğine inandıkları bir yenilenme sürecinden geçmek hiç de fena bir fikir değil gibi görünmektedir. Peki böyle bir yenilenme sürecinden geçmek isteyen erkekler için...
Devamını okuyun
  9497 Tıklanma
  0 yorum
9497 Tıklanma
0 yorum

MUTSUZ OLMANIN 10 ADIMI

  Mutsuz olmak için mutlaka bunları yapın! Gün içinde her fırsatta mutsuz olduğunuzu düşünün. Hayatta iyi giden şeyler varsa biteceğini unutmayın. Geçmiş kötü yaşantılarınızı hatırlamaya çalışın. Dostlarınızın ufak hatalarını büyütün ve onları hayatınızdan çıkarın. Gelecekte mutsuz olacağınızı hayal edin. Sahip olduklarınızı çok nadir ama eksiklerinizi sürekli düşünün. Yaşantınızın kötü olmadığını göstermeye çalışan varsa sakın inanmayın. Acıklı dizileri izleyin ve yaşantınızla ortak noktalarını bulmaya çalışın. Mutlu olacak gibi olduğunuzda oturun ve mutsuzluğun tekrar beyninize hakim olmasını bekleyin. Bütün bunlara rağmen yine mutlu hissediyorsanız birinci maddeye geri dönün.  
  8938 Tıklanma
  0 yorum
8938 Tıklanma
0 yorum

ÇOCUKLARIMIZI BEKLEYEN TEHLİKE: SİBER TACİZ

 Günümüz internet ortamı getirdiği olumluluklar yanında tehlikeleri de barındırmakta, kimi zaman denetimden çıkarak çocuklar ve gençler yönünden tehdit oluşturmaktadır. Özellikle 7-17 yaş arası çocuklar ve gençler bu yönden risk altında olup internet yaşantıları denetlenmediği taktirde vahim sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. ÇOCUKTAN ELDE EDİLEN BİLGİ VE GÖRÜNTÜLER ŞANTAJ UNSURU OLARAK KULLANILIYOR 7-17 yaş arası çocuk ve gençlerin yaşadığı cinsel merak, cinsel tacizler için risk oluşturmaktadır. Bu yaş grubunu çeşitli şekillerde kandırabilen insanlar başlangıçta masumane başlayan yazışmaları daha sonra kamera görüntüleri ile sürdürebilmekte ve daha sonra da elde edilen kamera görüntüleri şantaj amaçlı kullanılarak cinsel istismara yönelebilmektedirler. TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR Türkiye’de internet üzerinden istismara uğrayan 862 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma % 62,5’inin kendisini istismar eden kişiyle internet üzerinden, %73,3’ünün facebook, %16.7’sinin ise msn yoluyla tanıştığını ortaya koymuştur. Siber tacizin fiziksel temasa varmasının ötesinde, sözel tacizin, teşhircilik ve pornografik amaçlı çocuk kullanımına kadar varması tehlikenin boyutlarının daha da büyümesine neden olabilmektedir. Bu istismarın sonucunda...
Devamını okuyun
  39830 Tıklanma
  0 yorum
39830 Tıklanma
0 yorum

KAYIPLARIMIZ

Yaşantımızdaki insanları çeşitli nedenlerle kaybederiz. Kimisini ölümle, kimisini ayrılıkla, kimisini araya giren küslüklerle. Gidenlerin kimisi geri gelir, kimisi hiç geri gelmez, kimisini ise belki biz görmek istemeyiz. Bütün bunlar yaşantımızdaki kayıpları oluşturur. Kayıp aynıdır ama bizim tepkilerimiz bize göre ve yaşadığımız ilişkiye göre değişir. Ben bu yazımda daha çok ayrıldığımız insanlardan dolayı yaşadığımız kayıplardan bahsetmek istiyorum. BİTECEK BİR İLİŞKİYİ KİMSE KURTARAMAZ Kimi kayıplar bize yaşamın sonu gibi gelirken kimi kayıplarda ise içimizi gizli bir sevinç kaplar. Hayatımızdan çıkaramadığımız kişi kendi kendine gitmiştir. Bu yüzden kayıpların şiddeti ilişkinin bizim ona ne kadar değer verdiğimiz ve sahiplendiğimiz ile ilişkilidir. Giden insan biz istemezsek bizi üzemez. “Güzelliğin on para etmez bendeki bu aşk olmasa” diyen Yunus Emre’nin dediği gibi bizim gönlümüzdeki aşktır gideni kıymetli kılan. Bu yüzden gidenin ya da kaybettiğimizin arkasından duyduğumuz acı bize ve kişiliğimize bağlıdır. Eğer çok acı çeken, kendini suçlayan, “O iyiydi ama ben onu üzdüm” diyen, yaptığı olumsuzlukları görmek...
Devamını okuyun
  8052 Tıklanma
  0 yorum
8052 Tıklanma
0 yorum

Kadınlarda Depresyon

Kadınlarda depresyon erkeklerde gözlenenin iki katıdır. Bu her yaş dönemi için geçerli olmakla birlikte özellikle genç kızlık ve yaşlılık döneminde daha da artmaktadır. Kadınlarda depresyonun daha sık görülmesinin nedenlerinden biri östrojen hormonudur. Bununla birlikte yaşadığı koşullar da kadınlarda depresyonu arttırmaktadır. Özellikle öğrenilmiş çaresizlik adı verilen ve depresyona neden olan temel psikolojik koşulların başında gelen duruma kadınlarda daha sık rastlanılmaktadır. Kişinin olaylar karşısında tepki verememesi, bunun için yeterli güce sahip olamaması ve ne yaparsa yapsın koşulları değiştirememesi durumu depresyona neden olan temel faktörlerden biridir. Çocukluk çağından itibaren “Sen kızsın yapamazsın; Ağabeyin dışarı çıkıyor ama sen kız başına bir yere gidemezsin, sonra senin için ne derler, adın çıkar, vde kalacaksın, bir koca bulamadın” sözleri kadınların yaşamları boyunca karşılarına çıkan, onları cinsiyet ayrımında etkileyen başlıca konulardır. Bunların sonucunda kendilerini güçsüz ve çaresiz hissetmekte, kendilerine yeteri kadar güvenmemekte ve en ufak bir olayda demoralize olup depresyona girmektedirler. Bu da depresyonun kadınlarda daha sık ortaya çıkmasına...
Devamını okuyun
  12847 Tıklanma
  0 yorum
12847 Tıklanma
0 yorum

İLİŞKİLERDE STOCKHOLM SENDROMU NEDİR?

“Beni anlayamazsınız.” Böyle tanırsınız bir ilişkideki Stockholm sendromunu. Dışardan bakıldığında çekilmeyecek ilişkileri çeken, sürdürülmeyecek evliliği sürdüren insanların kendilerine bunu yaşatan insana duyduğu bağımlılığı anlatır Stoockholm sendromu. Adını İsveç’in başkenti Stockholm’de 1973 yılında yaşanan banka soygunundaki olaylardan almıştır. Rehin alınanların banka soyguncuları ile yakınlaşması, onları haklı bulması, yardım etmesi hatta aralarından sonraki yıllarda onlarla evlenenlerin çıkması sırasında yaşanan duygusal bağlanmalar Stockholm sendromu olarak adlandırılmıştır. Bu terim sonraki yıllarda tecavüze uğrayanların tecavüzcüye, fahişeliğe sürüklenen kadınların kendilerini bu duruma sokan insanlara ya da şiddete uğrayan insanların kendilerine bu şiddeti uygulayan kişilere duyduğu yakınlığın tanımlanmasında da kullanılmıştır. İNSAN KENDİSİNE ZARAR VEREN BİR İLİŞKİYİ NEDEN SÜRDÜRÜR? Bir insan neden kendine eziyet eden bir insanı sever, onu haklı bulur ve ilişkisini sürdürür? Bunu farklı şekillerde açıklamak mümkün, şiddet olaylarında can korkusu; evliliklerde yaşamını finansal olarak sürdürememe korkusu; ikili ilişkilerde bir daha kendisini kimsenin sevmeyeceği korkusu bu ilişkiyi sürdürmenin mantıklı açıklaması olarak alınabilir. Bu durumu ilişkiler bazında değerlendirirken biraz...
Devamını okuyun
  18803 Tıklanma
  0 yorum
18803 Tıklanma
0 yorum

ERKEKLERDE CİNSEL İSTEKSİZLİK NEDENLERİ NELERDİR?

  Son zamanlarda giderek artan oranda erkek danışanım ve onların eşlerinden bu konuda şikayet olması nedeniyle bu konuyu yazmak istedim. Erkeklerde cinsel ilgi azlığı bazen kısa dönemler halinde olabildiği gibi bazen de daha uzun zaman sürebiliyor.  CİNSEL İSTEKSİZLİĞİN NEDENİ BÜYÜK ORANDA PSİKOLOJİK KAYNAKLI Erkeklerde cinsel ilgi azlığı en çok psikolojik kaynaklı olmakla birlikte, oranı düşük de olsa kalp rahatsızlıkları, şeker hastalığı, testesteron düzeyi düşüklüğü, aşırı alkol kullanımı ve kilo fazlalığı gibi fiziksel sorunlar sebebiyle de olabiliyor.  Psikolojik faktörlerin başında erkeğin eşine karşı ilgi ve istek azalışı geliyor. Başlangıçta iyi giden cinsellik kadının hamileliği, hamilelik sırasında vücudunun değişmesi, erkeğin gözünde çirkinleşmesi, doğumdan sonra anaç bir hal alıp sürekli çocuğu ile ilgilenip erkeğe cinsellik için enerjisinin kalmaması ile aksamaya başlıyor. Sonuçta eşler aralarında cinsel soğukluk oluşup bu da bir süre sonra erkeğin eşine ilgi ve istek azlığına neden oluyor. Eşini artık kadın olarak değil de bir anne olarak görmesi, cinsel duyguları şefkat duygularına...
Devamını okuyun
  26288 Tıklanma
  0 yorum
26288 Tıklanma
0 yorum